Süleymanşah'ın 1086 yılında ölümünden sonra, henüz kuruluş safhasında bulunan
Türkiye Selçuklu Devleti çok zor şartlar altında kaldı. Süleymanşah'ın tarih
sahnesinden çekilmesi ile Anadolu'da ortaya çıkan yüksek otorite boşluğu,
esasen feodal bir yapıya sahip muhtelif türkmen beyvegruplarının kendi
başlarına buyruk bir durumu benimsemelerine neden oldu.
Süleymanşah, 1084 yılı Aralık ayı içinde, Antakya'yı feth için yola çıkarken,
hakimiyet merkezi İznik ve civarını Ebulkasım adın daki bir Türk beyinin idaresine
teslim ettiği gibi, ülkesinin bazı sahil kısımlarını ve Kapadokya bölgesini (Kayseri,
Aksaray, Konya) de diğer Türk kumandanlarına bırakmıştı. Devlet merkezi İznik'i
elinde tutmak dolayısıyla hepsinden üstün konumda bulunan Ebul kasım ile diğer
kumandanlar, Süleymanşah geri dönünceye kadar idareleri kendilerine teslim
edilmiş olan bu kaleleri ve bölgeleri koruyacaklardı.
Anadolu'daki Selçuklu hakimiyeti, Süleymanşah'ın ölümüne kadar bu
şartlar altında devam etti. Fakat onun Antakya'yı fethinden bir buçuk yıl sonra
Haleb hakimiyeti yüzünden Suriye Selçuklu hükümdarı Tutuş ile yaptığı savaşta (Haziran
1086, Ayn Seylem yöresinde) ölümü ile devletin birliği dağıldı. Ebulkasım,
İznik'de derhal hükümdarlığını ilan ettiği gibi, kardeşi Ebulgazi'yi de Kapadokya'nın
bazı kısımlarının idaresiyle görevlendirdi. Diğer kumandanlar da ellerinde
bulunan şehir ve kaleleri kendi başlarına buyruk idareye başladılar. Bu arada Büyük
Selçuklu sultanı Melikşah, Kuzey-Suriye bölgesi hakimiyeti yüzünden ortaya çıkan
kargaşaya son vermek üzere yanında kumandanları Porsuk, Aksungur ve Bozan olduğu
halde, 1086 yılı sonbaharında İsfahan'dan yola çıkarak önce Musul'a gelmiş, Harran,
Caber ve Menbic kalelerini tes lim aldıktan sonra 1086 yılı Aralık ayın da, Haleb'e
girmiş ve burasının idaresini kumandanlarından Aksungur'a vermişti. Aynı zamanda
diğer kumandanı Bozan'ı da Urfa'nın fethiyle görevlendirmişti. Bozan, üç ay
süren bir kuşatmadan sonra 1087 Şubat'ın da, Urfa'yı fethedince, sultan
Melikşah burasının idaresini de ona bıraktı. Bundan sonra Melikşah Antakya'ya giderek,
hala Süleyman şah'ın veziri Tahiroğlu Hasan'ın idaresinde bulunan şehri teslim
aldı ve Yağısıyan adındaki bir Ttirk beyini buraya vali tayin etti. Ayrıca
Süleymanşah'ın Antakya seferi sırasında yanında getirmiş ve o zamana kadar
vezir Tahiroğlu Hasan'ın koruması altında Antakya'da kalmış olan Süleymanşah'ın
hanımı ile oğulları Kılıç Arslan ve Kulan Arslan'ı da İsfahan'a gönderdi.
Ancak sultan Melikşah sadece Kuzey Suriye'yi değil, Süleyman Şah'ın
ölümünden sonra Anadolu'da kendi başlarına buyruk hareket etmeye başlayan Ttirk
beylerini de itaat altına almak ve doğrudan doğruya Büyük Selçuklu Devletine
bağlamak kararında idi; bu sebeple kumandanlarından Porsuk'u Anadolu'ya
gönderdi. Porsuk herşeyden önce Türkiye Selçuklu Devletinin merkezi İznik'i Ebul
Kasım'ın elinden almakla görevlendirilmişti. Sultan Melikşah, Aksungur'a Haleb'in,
Bozan'a Urfa'nın idaresini verdiği gibi, İznik ve civarının yönetimini de, Ebulkasım'ın
elinden alındıktan sonra, her halde Porsuk'a vermeyi düşünmüştü. Porsuk önce Kapadokya
böl gesine gelerek Konya, Aksaray gibi merkezlerin Büyük Selçuklu sultanı Melikşah'ın
hakimiyetini tanımalarını sağladı ve ancak bundan sonra İznik üzerine yürüdü.
Fakat Porsuk, bağımsızlığını sürdürmek isteyen Ebulkasım'ın Bizans imparatoru
Aleksios Komnenos ile işbirliği yapması yüzünden İznik'i zaptedemeyince sultan
tarafından geri çağırıldı.
Bundan sonra Melikşah, hem Ebulkasım'ın Bizans'dan yardım almasını engellemek,
hem de Anadolu'da birbirinden ayrılmış Türk beylerinin güçsüz durumundan
faydalanmaya çalışacak Bizans imparatoru Aleksios'un girişimlerini önleyebilmek
gayesiyle, onunla bir sal ırmazlık anlaşması yapmak üzere (Siaous) Siyavuş'u
elçi olarak Istanbul'a yolladı. Fakat imparator tarafından kandırılan Siyavuş
Melikşah'a ihanet etti. Muhtelif Türk beylerine sultan Melikşah'ın Bizans ile yapacağı
anlaşmayı ve bu durumda uyulma sı gereken emirlerini bildirmek üzere kendisine
teslim edilmiş olan mektupları imparatorun çıkarı için kullandı. İmparator,
henüz sultan ile anlaşma yapmadan, Türk beylerini zaptetmiş oldukları yerlerden
çıkarabilmek maksadıyla Siyavuş'u bu şehirlere gönderdi ve bu suretle Sinop ile
Karadeniz'deki bazı kıyı şehirlerini hileyle Turklerin elinden almak imkanını
buldu. Siyavuş ise Hristiyanlığı ka bul ettikten sonra Ankhialos şehri
duks'luğuna tayin olunarak mükafatlandırıldı.
Melikşah, Porsuk'un İznik önündeki başarısızlığından sonra Siyavüş'ün
ihaneti yüzünden Anadolu'da cereyan eden olayları öğrenince çok kızdı ve bu
defa da Urfa emiri Bozan'ı Ebulkasım'a karşı savaşmak ve şehri onun elinden
almak görevi ile İznik üzerine gön derdi. Ayrıca Bozan ile imparatora, kendisiyle
ittifak yapmak istediğini yineleyen yeni bir mektup yolladı. Ama sultan
Melikşah'ın bu girişimi, kendisinin 1092'de ölümü yüzünden sonuçsuz kaldı.