Yanıltıcı Reklam Ve Yalan Haber…

Yeni bir yıl, insanları yeni umutlara götürür. Pek çok şeyin altüst olduğu yılları artık geride bıraktığımızı kabul ederek medyanın sağlıklı olması yolunda neler yapılacağına göz atmak ihtiyacını duyduk.

İstanbul Ticaret Odası arşivlerinde bir belge bulunuyor. Dürüst reklamcılık konusunda riayeti mecburi karar başlığını taşıyan bu belgede kararın amacı şöyle açıklanıyor.

İşbu mesleki karar, reklamla ilgili bütün tarafların (reklamveren, reklam ajansı, reklam mecraları) uymaları gereken ticari ahlak ve dürüst davranış kurallarını tespit eder.

Temel ilke olarak bu kuralların amacı, bütün reklamların yasalara ve genel ahlaka uygun dürüst ve doğru olmasını sağlamakdır.

Satışı teşvik edici girişimlerde taahhütname gerektiğini gösteren madde de var.

Mesleki kararın uygulanması için reklamların işbu mesleki karara uymadığını oda üyeleri ve tüketiciler odaya şikayet suretiyle duyururlar diye yazılmış.

Ortada böyle bir belge mevcutken gördüğümüz veya okuduğumuz reklamların kural dışı olup olmadıklarını tartışmaya gerek var mı ? Başta gazetelerimizin ansiklopedi reklamları olmak üzere pek çok yayında bu kurallar çiğnenmekte, kimse de bundan rahatsız olmamaktadır.

Böyle olunca, kimi kime şikayet edeceğini şaşıran toplum, başvuracak bir merci aramaya koyulursa ne olacaktır.

Eskiden gazete manşetleri olay olur, hükümetten görevli memura kadar herkes bundan pay çıkarmaya çalışırdı. Bu sebeple gazete manşetleri büyük titizlikle atılır ve sonucu tartışılırdı, halkı galeyana getirecek kelimeler kullanılmaz, dehşet saçılmazdı.

Halbuki haberlerle dedikodunun farkı vardır. Birinde olayın nerede, nasıl, ne zaman, niçin olduğu ve kim tarafından yapıldığı aranırdı, yani bu unsurlar olayın doğruluğunu kanıtlayabilmek için gerekliydi.

İnsanlar yaşamlarının düzenli olması için bazı kuralları kabul eder ve ilgili mercilere bu kuralların takip edilmesi yetkisini verirler.

 (5 Ocak 1993)